15 Kasım 2013 Cuma

Labirent

Hüzün ve korku hakim oldu bedenime, ruhuma. Bir an için gelmişti mutluluk. Kapımı aralamıştı. Göz ucuyla baktı. Tebessüm etti. Ardından karanlık saklandığı yerden çıktı ve mutluluğun açtığı kapı hızlıca kapandı. Karanlık ele geçirdi, dünyamı. Yanımdan ayrılmamıştı. Oysa ben onu unutmuştum. Her şey  küçük bir oyundan ibaretti. Mutluluğa bir kini vardı, biliyordum. Korkuyordum.  Oyun mu, yoksa kaybetme korkusu mu? anlam veremedim. Soramadım. Yalnızlığın soğuk ve puslu nefesi ruhumu ele geçirdi. Engel olmak istedim. Sessiz çığlıklarım ruhumu incitti. Yaralandım, kanadım. Ruhum kanamaya başladı. Oysa ki istediğim sadece mutluluktan ibaretti. Çok fazla bir şey istemedim. Masum ve temiz bir mutluluk… bırakmak istemedi. Mutlu olmamı istemedi. Bırakamazdı beni. Karanlığın soğuk ve puslu sokaklarında  yok olmamı istedi. Korktum..

Kaçtım arkama bakmadan. Bir labirentin içine düşmüştüm. Bedenim karanlığa teslim olmak istemedi. Onu aradım. Hiç durmadan, pes etmeden. Aradım, durmadan dinlenmeden aradım. Karanlığın acımasızlığı ruhumu yaralamıştı. Titriyordu bedenim. Engel olamadım. Gözlerim buğulandı. Nefes alamıyordum. Labirentin sonuna gelmiştim. Buğulanmış gözlerimde onu gördüm. Karanlık, yok oluyordu, yavaşça. Gözlerimden akan yaşları hissediyordum. Çağırıyordu. Olduğum yere çakılı vermiştim. Kalkamadım. Göz yaşlarım yüzümü yakmaya başlamıştı. Son bir çırpınışla ellerimi ona uzattım. Ellerimi tutabilsin diye. Son kez yalvardım. Yanına alsın diye…

6 Kasım 2013 Çarşamba

YENİ HAYAT...

Rüzgar saçlarımı hafifçe okşadı. Güzel bir günmüşçesine elimden tuttu.Yeni doğan bir yusufçuk gibiydim. Sessizliğe gömüldüm. Aciz kalmış bedenime yeniden ruhunu üfledi Tanrı. Yeni bir güne "merhaba" diyebilmem için, yeniden güneşe bakabilmek, derin derin nefes alabilmek içindi bütün basitlikler. Bir basitlik ve mutlu bir hayat için ruhunu üfledi Tanrı.Sıradan bir insanı yaratabilmek ve ona hakim olabilmek içindi bütün uğraşı, çabası. Sadece ona hakim olabilmek, bakışlarını yakalamak, başkasıyla, başkalarıyla göz göze gelmesini engellemekti amacı. Ki yalnızlığın verdiği tarifsiz acısını dindirebilecekti. Beni kıskandı, korudu. Bütün insanlara, kötülüklere karşı korudu. Tanrı emir veriyordu. Yalnızlığın acısını çekmemek, hissetmemek için emir veriyordu. Beni kıskanıyordu. Elimi tutamıyordu, yaklaşamıyordu. Sadece emir veriyor ve kendini kabul ettirmeye çalışıyordu. Tanrı beni kaybediyordu. Ben onun hayatından yavaşça yok oluyor, özgürlüğe açılan kapıya doğru ilerliyordum. Yavaş ve sakince ilerliyorum. Özgürlük yakınlaşıyor, hissediyorum. Korkularım birden yok olmuştu. Aden'i hayallerimde bırakmıştım. Çünkü yeniden var olmuştum. Sevgisi yetmiyordu. Ürkütüyordu, korkuyordum. 
Kapı aralandı. Aden bir anda yok oldu gözlerimde. Merak ediyordum,"karanlığın ardında aydınlığı görebilecek miyim ?" diye. Tanrı beni gördü. Engel olmak istemedi. Geri döneceğimi biliyordu. Sadece zamana dayanamıyordu. Sadece zaman onu kedere ve karanlığa sürüklüyordu. Bunun farkındaydı. Gitmek istemedim. Geriye dönmek istedim. Ama evimden çok uzakta kalmıştım artık, geriye dönemezdim. Karanlığın ardındaki aydınlığa ulaşabilmek için yürümeye başladım. Yalnızlığın ve gecenin hüküm sürdüğü diyarlara.. Ta ki o beni tekrardan yanına alana kadar...